Bir köyün çevresinde çok sayıda maymunun yaşadığını öğrenen tüccar, o köye giderek maymunların tanesini bin liradan satın alacağını ilan eder.

Köylüler, tüccarın akıllı biri olmadığını düşündükleri halde, vakit geçirmeden civarda buldukları maymunları yakalayıp tüccara satmaya başlarlar.

Köylülere emeksiz ve zahmetsiz para tatlı gelince, tüccarın deli ya da akıllı olmasının hiç önemi yoktur, önemli olan zahmetsiz kazanılan paradır.

Bu fırsatı değerlendirmek isteyen tüm köylüler, ormanda zevkle maymun yakalarken, tüccar rakamı iki katına çıkartır ve maymun başı 2 bin lira ödemeye başlar. Köylülerden tüccara maymun satmayan kalmamıştır.

Maymunların azaldığını bilen tüccar, artık maymunların daha da kıymetlendiğini ve 5 bin lira ödeyeceğini söyler. Ormanda kalan üç beş maymun da yakalanıp tüccara satılır.

Ormandaki maymunların hepsini satın alan tüccar, bir süreliğine memleketine gideceğini ancak döndüğünde, maymun başı fiyatın 10 bin lira olacağını ilan eder.

Kolay paraya alışan köylüler maymun bulmak dere tepe dolaşırken, bu arada tüccarın elemanı da tüccarın işini ve hesabını bilen biri olmadığını, ellerinde çok sayıda maymun olmasından dolayı bu maymunları el altından köylülere tanesini 7 bin liradan satıp kendisinin de para kazanmak istediğini, fısıltı olarak yayar.

Tüccarın elemanı işi ballandırarak, kimsenin kimseden haberi olmasın edasıyla, ellerinde bulunan tüm maymunları, tanesi 7 bin liradan köylülere satıp bitirir.

Köylüler tüccar geldiğinde 10 bin liradan tekrar satarak, maymun başı 3 bin lira daha kazanacaklarının hesabını yapmaya başlarlar.

Parası olmayan köylüler bile, bu karlı alışverişten para kazanmak için, tefecilerden borç para alıp maymun sahibi olmuşlardır.

Tüccarın dönüşü gecikince, köylüler tüccarın barınağına giderler, eleman gibi ortada bir tane bile maymunun da kalmadığını görürler.

Kandırıldıklarını hatta dolandırıldıklarını fark eden köylüler, aslında hırslarının ve kanaatkar olmamalarının bedelini ödediklerini anlamakta fazla gecikmezler. Çünkü köylüler, dolandırmak isterken dolandırılmışlardır.

Tüccar ve elemanının planları tıkır tıkır işlemiş ve bunu da kimse fark etmemiştir. Burada tek kazanan tüccar ve elemanı olmuş, tüm köylü zarar ederken bazıları iflas etmiştir.

Benzer olarak alıntıladığım bu hikaye günümüzle bire bir örtüşmekte ve bazı sözde uyanıkların, kandırmaca ticaretlerinin iç yüzünü anlatmaktadır.

Kimse kimseye bedava para kazandırmaz, emeksiz yemek olmadığı gibi yattığınız yerden de zengin olamazsınız.

Bilinçsiz ve tüyo almadan, Borsa’dan hisse alınıp kar edilemeyeceği gibi, hele hele de ne olduğu belli olmayan Coin işi birçoklarının canını yakmış ve yakmaya da devam etmektedir.

Konya merkezde çok uzun yıllardır tanıdığım bir iş insanının, 35 milyon lirasının ve yine Akşehir’de eti budu olmayan bir arkadaşımın 3 bin dolarının duman olduğu gibi.

Yılbaşında Çin’den ithal edilen Bitcoin üreten makinelerin tanesi 6 bin dolarken, şimdi 22 bin dolar olmuş ve buna rağmen de aylarca sıra bekleniyormuş.

Bizim insanımızın emeksiz ve zahmetsiz, kolay para kazanmak için yapmayacağı iş, atmayacağı takla ve almayacağı risk yoktur.

Dün sanal çiftlikte yumurta toplayanların yumurtaları cılk çıkmıştı. Bugün de Coin adı altında, elinde avucunda ne varsa kaybedenler dizlerini dövüyorlar.

Tabi ki sistem herkesin kaybetmesine müsaade etmiyor, “kaz gelecek yerden, tavuk esirgenmez” düşüncesiyle, çok az kişiye hayal edemeyecekleri paralar kazandırılıyor.

Maalesef ülkemizde, bir iş patlayıp zarar gören insan sayısı çoğalıncaya kadar, kimseden ses çıkmıyor. Atı alan Üsküdar’ı geçtikten sonra önlem alınmaya çalışılıyor.

Devletin kurumları; kimin nereden veya kimin sırtından para kazandığının, insanların gündüz başka gece başka hayat yaşadıklarının, beyan edilen kazanç ile hoyratça harcanan para arasındaki ilişkilerin takibini yapmıyor.

DEMEK Kİ SİSTEM BÖYLE İŞLİYOR!