AŞK NEYE AŞIKTIR, NEDEN KORKAR?

Aşk neye aşıktır? Sonsuzluğa,

Aşk neden korkar? Sınırdan. (Kierkegard)

Belki de filozofların çaresiz kaldığı konuların başında aşk gelir. Aşkı aklın özdeşlik, çelişmezlik gibi düşünme prensiplerinin kalıplarının içine koyamazsınız. Aşk adından da anlayabileceğiniz gibi aşkın bir kavram, tutarlı olamazsınız ona karşı, bütüncül bir bakış sergileyemezsiniz, aklınız şaşar konu aşk olunca.

Aklımın aldığı ölçüde, filozofların da yardımıyla aşk kavramını tahlil etmeye çalışacağım. Bir kişiye ya da bir nesneye tutkuyla yönelme olarak ifade edebileceğimiz aşk, sevginin tutkulu biçimidir. Filozoflar aşka çeşitli yorumlar getirirken aşk çeşitleri de belirlemişlerdir: evlat aşkı, aile aşkı, vatan aşkı, görev aşkı, meslek aşkı, ilahi aşk, cinsel aşk vb. Bunlar arasında cinsel aşk, diğer aşk türlerinden ayrılmış ve cinsel aşkı yalnızca aşk diye belirlemek alışkanlık olmuştur. Biz de yazımıza cinsel aşk, bir başka ifadeyle karşı cinse olan aşk ile devam edelim ve filozofların aşk hayatlarından örnekler vererek bitirelim.

Birçok filozofa göre aşk, çok zaman ölçüleri olmayan özgün bir yaratma alanıdır ve abartılı bir sevgidir. Fransız şair Musset “Aşk her şeydir” der. Aziz Augustinus’a göre “Aşkın ölçüsü ölçüsüz sevmektir.”

Bizim arabesk felsefemizde aşk bir acı kaynağıdır, aşkta her şey acılıdır ve mutlu aşk mümkün değildir.

Aşkı önemsemeyenler de vardır, kimilerine göre aşk işsizlerin işidir. Bazıları ona kuşkuyla yönelir. Bazıları da onu bir bilinmezlikler alanı olarak değerlendirir, “aşk anlatılmaz, yaşanır” modundadırlar. Petrarca bu bilinmezliği şöyle dile getirir: “Bu aşk değilse benim duyduğum nedir?”

Kimileri aşkı tutkuyla gelen bilinç bulanıklığı gibi düşünürler. Platon “Aşkın gözü kördür” der. Bir Çin atasözü şöyle der: “Aşk tümüyle gözdür ama hiçbir şey görmez.”

Bazıları da “aşıkların nabzı gözlerinde atar” der ve aşkın gizlenemeyecek kadar güçlü bir tutku olduğunu savunurlar. Bu görüşe karşı çıkanlarda olmuştur. Romalı şair Ovidius “En örtülü ateş en sıcak ateştir” diye düşünür.

Aşka karşı çıkarak onu kötü görenler de az değildir. Horatius, aşkta savaşın ve barışın kötü olduğunu savunur. Colton: “Aşk efendisince dövülmeyi başkasınca sevilmeye yeğ tutan uzanmış bir köpektir.” Baudelaire: “Ben diyorum ki aşkın tek ve yüce şehveti kötülük yapma kesinliğinde yatar. Kadın da erkek de kötülükte tüm şehvetin bulunduğunu doğuştan bilirler.”

Filozofların fikirlerini önemseyelim ama romantik tercihlerinden uzak duralım kanaatindeyim. Bilgeliklerine hayran olduğum birçok filozof, aşkta kaybetmiştir. Belki de çok az insan filozoflar kadar aşk acısı çekmiştir. Örneğin büyük filozof Sokrates “Ne olursa olsun evlenin! İyi bir karınız olursa mutlu olursunuz, kötü bir karınız olursa da filozof” demesinin altında mutsuz bir evliliğinin olması yatar.

Sokrates hayatının çoğunu bekar geçirse de nihayet ellili veya altmışlı yaşlarda evlenmişti. Ulaşılan bilgilere göre karısı Xanthippe, Sokrates’ten daha gençti. Antik Yunan’da kadınlardan beklenen itaatkar eş rolünün tam aksine Xanthippe, yaşlı kocasını insan içinde aşağılamaya başladı. Bir efsaneye göre Xanthippe, aralarındaki hararetli bir laf dalaşının ardından kocasının başından aşağı bir kova pis su döktü. Sokrates, kovanın geldiğini fark ettikten sonra şakayla karışık şöyle demişti: “Genelde şimşek çaktıktan sonra yağmur yağar.” Böylelikle, Xanthippe’nin namı dırdırcı eş olarak tarih kitaplarına geçti.

Friedrich Nietzsche: “Ah kadınlar! Yüceyi yüceltir, aşağılık olanı yaygınlaştırırlar.” Nietzsche, evlenme teklif ettiği bütün kadınlar tarafından reddedilmiştir. Belki de bu acı tecrübe onun hayatı boyunca kadınlar hakkında atıp tutmasına neden olmuştur.

Immanuel Kant, her gününü belirli bir takvime göre yaşadı, o kadar ki komşuları saatlerini, onun akşam yürüyüşlerine göre ayarlardı. Çok çalıştı çabaladı, dünyanın tanıdığı bir filozof oldu, Aydınlanma Dönemi Felsefesini başlattı ama evlenmeye fırsat bulamadı. Uzun hayatı süresince Kant’a iki kadın ilgi duydu. Ancak Kant ikisiyle de ilgilenmedi. İleriki yıllarda yoksulluğunu evlenmeye kalkışmamasının ana nedeni olarak göstermiş ve şöyle demiştir: “Bir eşe ihtiyaç duyduğum anlarda hiçbir zaman ona bakacak kadar param olmadı.”

Sevgili okurum, filozofların aşk hayatları ile ilgili daha ayrıntılı bilgi almak istersen Andrew Shaffer’in Aşkta Kaybeden Büyük Filozoflar isimli kitabını okuyabilirsin. Kitap okuyalım dostlar, okumak kendimizi iyi hissetmemizi sağlar.

Kalın sağlıcakla.

Görüş ve önerilerinizi gönderebilirsiniz: cibran42@gmail.com

{ "vars": { "account": "G-5Z2CE4T8R8" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }