“Anlamak, sevmenin başlangıcıdır.” (Spinoza)

Mayıs ayında Pervasız ailesine büyük bir heyecanla katıldım, felsefe söyleşilerimiz başladı, eleştiren de oldu, tebriklerini ileten de. Kısa sürede köşemi takip eden okuyucularım olmaya başladı. Erkan Aköz Bey, Spinoza’nın “Etika” eseri hakkında bir şeyler yazmamı istemiş. Erkan Bey; yazarım elbette, hem de büyük bir mutlulukla. “Mutluluğun her zaman dostları vardır.” (Euripides)

Spinoza, felsefe tarihinin özellikle 17. yüzyıl Aydınlanma Felsefesinin en baba filozoflarından biri. Yahudi bir ailenin çocuğu olan Spinoza, görüşleri nedeniyle Yahudi cemaatlerince dışlanmış, aforoz edilmiş, ateist olarak ilan edilmiştir. O da tıpkı birçok filozof gibi yaşadığı dönemde pek anlaşılamamış, eserlerinin hiç birinde Tanrıyı reddetmemiş bilakis Tanrı sevgisi üzerinde durmuştur.   

“Gerçekte Tanrı’nın ne sağ ne sol eli bulunduğu gibi; O, hareket de etmez sükunette de bulunmaz. Aksine O, her yerde hazır ve nazırdır, ayrıca hiçbir insani ve cismani niteliklerle tasavvur edilemez. O, mutlak olarak sonsuzdur ve tüm mükemmellikleri kendisinde içerir.”

İnsan bilmediği şeye düşmandır. Biz inananlar için evrenin varlık nedeni sevgidir, sevebilmek için tanımak ve bilmek gerekir. Bilmeden sevemezsin, sevmek bilmeye tabidir. Örneğin küçük bir çocuğun eline çikolata verin, o nesnenin çikolata olduğunu bilmiyorsa korkar, tedirgin olur, koklar, inceler, zararlı bir şey olup olmadığını anlamaya çalışır. Hayatında ilk defa cep telefona gören bir insanın tepkisinde de korku ve endişe vardır. Kısaca insanların davranışlarının arkasındaki dürtü, ya korku ya sevgidir. Felsefe adını verdiğimiz düşünce etkinliği de bu durumdan fazlasıyla payını almıştır. Felsefeden ve filozoflardan, bilmiyorsak korkar ve bizi dinden çıkaracağını ve kafamızı bulandıracağını zannederek tedirgin oluruz.

Rasyonalist (akılcı) bir filozof olan Spinoza’ya ateist demek büyük bir haksızlık olur, Panteist (tüm tanrıcı) bir din anlayışına sahiptir demek ona karşı daha tutarlı bir bakış açısı ile yaklaşmamızı sağlar.

Felsefe tarihinin şüphesiz en çok tartışılan eserlerinden biri Spinoza’nın Ethica (Etika) isimli eseridir. Spinoza bu eserinde büyük bir cesaret örneği göstererek tanrı, doğa, insan, zihin, akıl, duygu, irade, özgürlük gibi en temel metafizik (fizik ötesi) kavramları matematik düşünme yöntemiyle kanıtlamaya çalışmıştır. Kitabın Türkçe çevirilerini kitapçılarda bulmam mümkün. Felsefe kitaplarının çevirisi zordur fakat Çiğdem Dürüşken ve Hilmi Ziya Ülken, her ikisi de çok sade ve anlaşılır bir tarzda çeviri yapmışlar. Herkesin kütüphanesinde olması gereken bir kitap, Spinoza’nın okunması gereken en temel kitaplarından. Yaklaşık 40 TL.

Bu büyük eseri birkaç cümle ile özetleme yetkinliğine sahip değilim maalesef. Bir haftadır tane tane anlayarak tekrar okumaya çalıştım, kitap ile ilgili birçok tez çalışması yapmak mümkün. “Tanrı, İnsan, Zihin, Beden, Akıl, Duygular, Özgürlük” gibi derin felsefi konulara matematiksel bir düşünme yöntemiyle ve mantık kuralları çerçevesinde yanıt aramış Spinoza. Ve bu durum bende filozofa karşı derin bir hayranlık duygusu oluşturuyor. Metafizik konuları matematiksel yöntemlerle ifade etmek gerçekten çok zor, bu çalışmasında bir insan şüphe ettiğinden şüphelenemez diyen ve metodik şüpheyi felsefeye kazandıran Descartes’ten etkilenmiş diyebilirim.

Balzac’ın dediği gibi; “Bilginin efendisi olmak için, çalışmanın kölesi olmak gerekir.” Ben henüz çırak bile olamadım.

Etika’dan birkaç alıntı;

“Güzel olan her şey nadir olduğu kadar da güçtür.”

“Tanrı her şeyin geçici nedeni değil, fakat içkin nedenidir.”

“Acı da iyi bir duygudur, çünkü incinen kısmın henüz çürümemiş olduğunu gösterir.”

“Her kim uğradığı hakaretlere karşılık bir kin ile öç almak isterse, şüphesiz sefalet içinde yaşar, bahtsız olur. Her kim tersine, muzaffer olarak, kini sevgi ile yenmeye çalışırsa, şüphe yok sevinç ve huzur içinde onu yener, talihin yardımına herkesten az ihtiyaç duyar.”

Kalın sağlıcakla.

Görüş ve önerilerinizi gönderebilirsiniz: [email protected]