Geçtiğimiz Cuma günü ilk toplantısını gerçekleştiren Asgari Ücret Tespit Komisyonunda yaşanan görüşmeler bana bazı futbol maçlarını hatırlattı. Hani hemen her sezon örneklerini gördüğümüz maçlar vardır; hakem her iki takım aleyhine yanlış kararlar vererek maçı normal seyrinde oynanamaz ve keyifle izlenemez hale getirir.

Asgari ücret görüşmelerinde çalışanlar, asgari ücretin insanca yaşamaya yetecek bir seviyeye yükseltilmesini isterken işverenler de bunu karşılayacak kaynakları olmadığını ve asgari ücret çok yükselirse işçi çıkarmak zorunda kalacaklarını anlatırlar. İşçi, işveren ve devlet temsilcilerinden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu, maçı her yıl alışılageldiği şekilde oynar ve genellikle simit ve çaya dayanan gelişmiş ve sağlıklı bir beslenme modeli üzerinden hesaplamalar yapılır.

Asgari Ücret Yönetmeliği’ne göre Komisyon, gerektiğinde uzman kişilerin görüşüne başvurabilir. Benim endişem; Komisyonun, görüşlerine başvurmak üzere konunun gerçek uzmanını çağırmasıdır. Tek çocuklu “en küçük çekirdek ailesini” tek maaşla geçindiren bir asgari ücretliyi dinler de geçinmeyi nasıl başardığını öğrenirlerse, bu yılı sıfır artışla kapatma ihtimali güç kazanır ki bunun da sorumlusu yine asgari ücretli olur.

Aslında asgari ücretin ne kadar olması gerektiğini hesaplamak; yüksek matematik bilmeyi, hatta matematik bile bilmeyi gerektirmez. Aritmetik yani 4 işlem bunun için yeter. Ben net 3 bin 700 lira hesapladım.

Koskoca Diyanet İşleri yanlış yapacak değil. 2020 yılı için ilan edilen fitre bedeli olan 27 lirayı önce 4 kişi için dörtle çarptım, sonra da aylık tutarı hesaplamak için otuzla. TÜİK verilerine göre mutfak enflasyonunu da yüzde 14 kabul edip 2021 yılı rakamını buldum. Yani çarpma dışında diğer 3 işleme gerek bile kalmadı.

Dikkat ederseniz kullandığım veriler resmi açıklamalara dayanıyor. Tabii bu benim hesabım. Bakalım Komisyon’dan ne çıkacak?