Dursun ve Temel, alacak meselesi yüzünden mahkemelik olmuşlar. Dursun, duruşmada verdiği ifadede Temel’e borçlu olamayacağını zira Temel’i tanımadığını söylemiş. Temel gururlu, sinirli bir şekilde müdahale etmiş; “Hakim Bey; madem tanımayrum diyor, ben onu hiç tanımayrum.”

Akşehir’e geleli tam üç buçuk yıl oldu. Elimden geldiği, aklımın erdiğince bu şehrin yararına işler yapmaya çalıştım, ekmeğini yedim. Zaman zaman kızdığım bazı arkadaşlara, “Sen Nasreddin Hoca’nın değil olsa olsa onu kızdıranların torunusundur” dediğim de olduysa da bana Dursun gibi, “tanımayrum” diyen çıkmadı, ben de kimse için “ben onu hiç tanımayrum” demek zorunda kalmadım. Aksine, özellikle hayat görüşümüz farklı olan Akşehirliler arasından iyi dostlar da edindim.

Bu uzun girişin ardından; arada sırada münafık muhalif işler yaptığımı da itiraf etmeliyim. Sağanak yağmurun başladığı bir gün, yol kenarlarından akan derelerin üzerinden atlamaya çalışan Akşehirlileri görüp, “Akşehir Olimpiyatları Başladı” yazmışlığım vardır örneğin. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ı misafir ettiğimiz gün, caddelerde yeterli sayıda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bayrağı görmediğimi de bir ara yazmam gerek diye düşünmüştüm, kısmet bugüneymiş.

Tabi bir de konuklarımızın şehir merkezinde, çarşıda ve Arasta’daki ziyaretleri ve yerel ürünlerimizi sunduğumuz esnafların dönüşümlü olarak seçilmesi hususu var. Bazı sektörlerde en iyimiz, bazılarında ise en iyilerimiz olduğunu göz önünde bulundurarak, dönüşüm konusunda hassas olmak gerektiğini düşünüyorum.

Konuyu Cumhurbaşkanı Tatar’a bağladığıma göre, ziyaretiyle ilgili bir iki şeyden daha söz edeyim. Cumhurbaşkanı’nın konuşmasını ilgiyle dinlerken; Rauf Denktaş’ın oğlu, demokrat Parti Genel Başkanı Serdar Denktaş’ın kendisini, Maraş açılımı ve yeni Cumhurbaşkanlığı konutu yapımı konularında eleştirdiğini hatırladım.

Ersin Tatar’ın, konuşmasında; yıllar ve yıllar önce, Akşehir ve çevresinden giderek Kıbrıs’a yerleşenlerin de ataları arasında yer aldığını belirtmesi önemliydi. Diğer taraftan, KKTC tarihçesini paylaşırken Kıbrıs denildiğinde ilk akla gelen Rauf Denktaş’ın adının geçmemesine üzülmedim dersem yalan olur. Allah’tan, MHP Akşehir İlçe Başkanı Salih Akça, adamcağız helva tadarken aniden karşısında belirip kendisini ikinci kez Cumhurbaşkanlığı ile taltif ederek bu eksikliği giderdi.

Tatar’ın KKTC Cumhurbaşkanı olması Akça’yı yeterince tatmin etmedi mi yoksa aksine motive mi etti bilmiyorum ama kendisini Turgutoğulları’nın Cumhurbaşkanı olarak ilan edip, Konya'da bulunan Turgutoğlu Türbesi’nin nakşedildiği bir beratla da konuyu resmileştirdi.

Şaka bir tarafa, yaptığı kısa konuşmada; “Rauf Denktaş gibi Cumhurbaşkanımızsınız ve sizi Turgutoğulları’nın da Cumhurbaşkanı olarak ilan ediyorum” diyerek, belirttiğim eksikliği giderdiğini ve önemli bir boşluğu doldurduğunu düşünüyorum. Kendisi bu hareketiyle, bu köşe yazımı yazmama da vesile oldu. Görüldüğü üzere bu şehirde sürprizlere hazırlıklı olmak gerek zira Akşehir’de her an her şey olabilir. Akşehir’e bir Cumhurbaşkanı olarak gelip iki Cumhurbaşkanı olarak dönebilirsiniz.

Konya’da bulunan Karamanoğlu dönemi eserlerinden birisi olan Turgutoğlu Türbesi’nden de kısaca söz edeyim. Türbe, Karamanoğlu İbrahim Bey’in döneminde Turgutoğlu Emir Pir Hüseyin’in emri ile yaptırılmış. Türbenin kitabesi Mevlana Müzesi’nde sergileniyor.

Türbe için 2017 yılında, harap vaziyette olduğuna dair sıkça haber yapılmış ve aynı yıl, Konya Büyükşehir Belediyesi’nin genel bir temizlik yaptırdığı, restorasyonuna da başlanacağı duyurulmuş. Mevcut halini bilmemekle birlikte, bahsedilen restorasyonun yapıldığını ümit ediyorum.