Akşehir yöresinin önemli geçim kaynaklarından biri de kiraz üretimidir. Akşehir merkezinde ve civarında ekonomik anlamda en büyük girdilerdendir. Peki Akşehir’e ilk kiraz nasıl gelmiştir, ilk yetiştiriciliği kim, nasıl yapmıştır ve hatta Türkiye’ye nereden yayılmıştır sorularının cevabını ararken, cevabın yanı başımda olması beni oldukça mutlu etmişti. Öyle ki ilçemiz hudutları içinde yer alan Yahsiyan’dan Nadir’e kadar uzanan verimli toprakların büyük bölümünde kiraz üretimi yapılmaktadır. Kiraz ile on binlerce kişi geçim sağlamaktadır. On binlerce kişi dediğime aldırış etmeyin daha fazlası olma ihtimali oldukça yüksek. Günümüzde onlarca kişiye ekmek parası kazandıran, onlarca kişiye iş veren bir meyvenin Akşehir’e geliş öyküsü olmalıydı. Yıllarca bölgemizde Ziya kirazı olarak bilinen daha sonra da Napolyon kirazı olarak isimlendirilen, sonra da ziraat 900 olarak anılan bu kirazın hikayesinin de doğduğum köyde geçmesi beni her zaman gururlandırmıştır. Onlarca kişiye ekmek kapısı açan kirazın öyküsüne geçmeden önce, bu kirazın isim babası olan ve ismi günümüz Gölçayır’ında Hacı Ziya Ülkü Meydanında yaşatılan rahmetli Ziya Ülkü’yü tanımak ve tanıtmak bir minnet borcudur.

ZİYA ÜLKÜ KİMDİR?

Ziya Ülkü 1930 yılında Akşehir’in Yahsiyan Köyünde dünyaya gelmiştir. İlköğrenimini Yahsiyan İlkokulunda gerçekleştirdikten sonra, Yahsiyan köyünde çiftçilik ve nakliyecilik yaparak geçimini sağlamıştır. Uzun yıllar kirazın tanıtımı ve üretimi üzerine bölge halkını teşvik etmiş, kirazın pazarlanması, tanıtılmasında öncü isim olmuştur. 1944 yılında vefat etmiştir. Kabri Gölçayır mezarlığındadır.

ZİYA KİRAZI İLK KEZ NASIL GELDİ?

1960 Yılının güz aylarında Yahsiyanlı Kazım Ülkü, Eskişehir Devlet Demir Yollarında çalışmakta idi. O günlerde Almanya’dan Eskişehir’e, Devlet Demir Yolları Fidanlığına gelen ilk fidanlar, Akşehir bölgesinin kaderini değiştirecek fidanlardı. Hikayenin geri kalan kısmını bana, Ziya Ülkü’nün oğlu kıymetli ağabeyim Mehmet Ülkü şu şekilde anlattı:

“Babam gençlik yıllarında, köyümüz olan Yahsiyan köyünde çiftçilik ve nakliyecilik yaparak geçim sağlıyordu. 1960 yılında babam Ziya Ülkü, bir köylümüzün eşyasını taşımak için Eskişehir’e gider, amcamız Kazım Ülkü de Eskişehir Devlet Demir Yollarında çalışmaktadır. Rahmetli babam köylümüzün yükünü indirdikten sonra amcamı ziyaret eder. O dönem yurt dışından Devlet Demir Yolları Çiftliğine de çeşitli fidanlar getirilmiştir. Günün Gar Müdürü kirazı pek de bilmediği için amcam Kazım Ülkü’ye; “Sen bu fidanları sizin köye gönder, sizin oralarda bahçe çok, diksinler” der. Amcam da 90 adet kiraz fidanını babama teslim eder. Babam köye gelince, günümüzde duvarlı bahçe olarak bilinen araziye bu fidanları diker. Tabi o süreçte dedemiz de babama kızarak; ağaçların verimsiz olacağını, kesilmesi gerektiğini söylese de babam inat eder, yetişmekte olan ağaçları kesmez. 7-8 yıl sonra bu 90 ağaçtan ilk verim alınır. Düzenli verim ise 1968-69 yıllarına takabül eder. Babam bu kirazları, İstanbul’dan gelen halcilere yüksek fiyattan satmaya başlar. Meyve ağaçları büyüdükçe verim de artar, haliyle fiyatlar da yüksek tutulur. O günün Türkiye’sinde bu denli iri ve aroması yüksek kiraz da yoktur. Ailemizin satışını gören köylülerimiz de kirazdan çok gelir elde edildiğini görünce, bizim bu bahçeden kalem almaya başlar. Babam kirazın yaygınlaşması adına, kirazın nasıl yetiştirileceği konusunda köylülerimize bilgi verdiği gibi komşu köylere de kiraz aşı kalemi dağıtmaya başlar. Öyle ki İzmir’den, Tekirdağ’dan ve Bursa’dan gelen kişilere bile kalem verilir ve ülke genelinde kirazın yaygın hale gelmesi sağlanmaya çalışılır…

Sevgili büyüğüm Mehmet ağabeyin anlatılarından yola çıkarak, kısa araştırmalar neticesinde; ilk önce Yahsiyan’da yetiştirilen, aroma ve tadı ile farklı olan bu kiraz çeşidi, zaman içerisinde bölgeye yayılmıştır. Günümüzde yaşı yeten Nadir ve Sultandağı’nda yaşayan kiraz üreticilerinin verdiği bilgiler, ilk kirazın Yahsiyan’da ardından da bölgede çoğaldığını anlatmakla birlikte, rahmetli Ziya Ülkü’yü minnetle anmaktadırlar. Bugün yediğimiz, satarak para kazandığımız kirazı getiren kişiyi anmak elbette ki yetmez. Onca uğraş ve emek veren Ziya Ülkü’yü Akşehir’de düzenlenen kiraz festivallerinde anlatmak; gerek Akşehir Belediyesi’nin gerekse de Akşehir halkının bir vefa borcudur.