Karamanoğlu Alâeddin Bey ile Osmanlı Padişahı I. Murat’ın kızı Nefise Sultan’ın evliliği sırasında Akşehir’in çeyiz mi yoksa mehir olarak mı verildiği tartışma konusudur.

Karamanoğlu Alâeddin Bey, Ilgın’dan Murat Hüdavendigar’a yazdığı bir mektupla Padişahtan kızı Nefise Sultan’ı istemiştir.  Bu mektubu elçi Abdülvehhab’a vererek hediyelerle Osmanlı başkentine gönderdi. Padişah Murat Hüdavendigar muvaffakiyet verdi. Padişah, Kara Halil’i, Karamanoğlu’da kendi şeyhülislamı Muslihiddin’i vekil tayin ederek Ramazan ayı sonlarında nikâhları kıyıldı.

Karamanoğlu Alâeddin Bey başlık olarak yüz bin nakit, yüz at, on takım elbiselik muhtelif kumaş, yirmi top altınlı ve sade firengi kadife, beş top Şam dokuması ve yirmi kemha verilmişti.

Feridun Bey münşeat’ında bu nikahın 787/1385 yılı Ramazan’ının son on gününde akdedildiği kayıt edilmiştir. Bu kayıtta göre iki taraf arasında yapılan mukavelenamede Akşehir, Ilgın ve Aksaray’ın mehir olarak Nefise Sultan’a diğer ismi ile Melek Hatun’a verildi. Fakat bu kayıta ihtiyatla yaklaşmak gerekir (3). Çünkü o günkü siyasi yapıda Nefise Sultan’a dolayısıyla Osmanlılara Karaman mülkünden bir parça verilmesi mümkün gözükmemektedir. Germiyan’la yapılan düğün göz önüne alınırsa Osmanlı mülkünden Karamanlılara verilmesi gerekir. O dönem içinde hediyeler dikkate alınırsa bir denklik mevcuttu.

Konyalı(2), Akşehir kitabında Feridun Bey münşeat’ını kaynak göstererek Akşehir’i Karamanoğlu’nun mehir olarak verdiğini belirtir. Ancak Akşehir’in Osmanlılar tarafından daha önceki bir tarihte para ile Hamitoğullarından satın alındığını bildiği için Osmanlı’ya ait bir yerin Osmanlı’ya mehir olarak verilmesini açıklayabilmek için “sınır üzerinde bulunan zavallı Akşehir sık sık sahip değiştirmekte ve elden ele geçerken yakılıp yıkılmaktadır.” şeklinde bir açıklama yapıyor.

Oysa Namık Kemal(1), Osmanlı Tarihi1 eserinde: “Padişah, Nefise Sultan çeyizi ile beraber Akşehir, Ilgın ve Aksaray’ı da Karamanoğlu’na verdi.” şeklinde belirterek şöyle bir eleştiri yapıyor:

“Padişah, Karamanoğulları ile akrabalık yoluyla arada bir bağlantı ve yakınlaşma olacağını ummuştu. Fakat Ali Bey’in ahlaksızlığı o derece ileri idi ki, bu akrabalık ne kadar ilerlemiş olursa olsun, o fesat yolundan şaşmamakta, gizli gizli Osmanlılar aleyhine girişmekten çekinmemekteydi. Bir hükümdarın bir yere hakim olması şahsi için değil, devlet içindir. Halk ise onun esaretinde değil, idaresindedir.  Bu sebeple bir hükümdarın bir memleketi çeyiz veya hediye olarak şuna buna vermeye hakkı yoktur.

Sonra Osmanlı hükümeti gibi Türk ve Müslüman olup düzeni ve adaleti kendine şiar edinmiş bir devlete tabi oldukları için halk da memnundu. Fakat çeyiz bahanesiyle bazı yerlerin devlet tarafından Karamanoğlu’na verilmesi usulsüz olduğu gibi o bölgenin insanlarını mutlu bir hayatından çekip kötü bir idarenin kucağına atmak, tenkidden kurtulması imkânsız bir muameledir. Vakıa padişahın kızına çeyiz olarak verdiği memleketler babasından miras kalmış veya milletin kılıcıyla ele geçmiş yerler değil, Hamitoğullarından para ile alınan yerlerdi. Buna rağmen İslam ülkelerinin bir parçasının çiftlik, halkının da köle olarak verilmesi caiz değildir.

Yalnız Padişah zamanının adetlerine uymuş olması bakımından, belki muaheze olunamaz. Fakat o zamanda adetleri şeriatın düsturu ile tefsir edecek çok sayıda ilim adamı vardı. Allah adına tebliğ ettikleri bu nevi şer’i hükümlere padişahların karşı koyduğu görülmemiştir. Onların bu memleketlerin verilmemesine karşı çıkmamaları affedilir şey değildir.  Hele çeyiz olarak kabul edilen nikahta Çandarlı Halil Hayreddin Paşa gibi zamanının alimi olan bir kişinin hayır dememesi kendi için büyük bir noksanlıktır. Mülki ve ilmi yetkisi dolayısıyla padişaha  çeyiz olarak memleket verilmesinin caiz olmayacağını hatırlatabilirdi.” 

 Akşehir’in ister mehir ister çeyiz olarak verilsin o devirde de ne kadar değerli olduğunun bir göstergesidir.

Not:  Mehir veya Mehr, erkeğin evlenirken kıza vermesi gereken altın, mal veya bir menfaattir.

Kaynaklar:

1-    Kemal, Namık (2008) Osmanlı Tarihi 1 İstanbul: Bilge Kültür Sanat Yayınevi.

2-    Konyalı, İ. Hakkı (1945) Nasreddin Hocanın Şehri AKŞEHİR Numune Matbaası.

3-    Başkan, Yahya . Orta Anadolu’da Hakimiyet  Mücadelesi. Doktora Tezi.