MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Çocuk istismarcıları, tecavüzcüler, kadın katilleri, PKK'lılar, FETÖ'cüler hariç olmak üzere" kader mahkumlarına ‘’ af getirilmesinin düşünülmesi gerektiğini belirtti ve sordu: ''Terör örgütlerinin suçlularını, çocuk istismarcılarını, tecavüzcüleri hariç tutarak kader mahkumlarının elinden tutacak bir affı niye tartışıp konuşmayalım?''

Bahçeli sadece gündemi belirlemekle kalmıyor; bir taşla 2 kuş daha vuruyor. Hem ''Bahçeli söyler, hükümet yapar'' imajını pekiştirerek tabanını konsolide etmek için çok başarılı bir adım atıyor, hem de kimine göre 50 bin, kimine göre 200 bin Kader Mahkumu'na ''Bundan böyle hapishanede kurulmuş sandıklarda oy kullanmak yok'' diyor. Gündem, tabana mesaj ve birkaç yüz bin müteşekkir seçmen. 40 etmezse de 3 taş, fena değil.

MHP Genel Başkanı, 16 Nisan Referandumunu gündeme getirdiğinde; '' Ya fiili durum düzelsin, evli evine köylü köyüne dönsün ya da fiili durum hukuki boyut kazanarak Türkiye derin bir nefes alsın, hukuksuzluk ve anayasa ihlalleri son bulsun. '' demişti. Ben o tarihte bu argümanı haklı bulmuş ve milleti referanduma götürür ama muhalifliğini yapar, referandumda 'Hayır' der, kimilerini çok kızdırsa da heykeli dikilir, demiştim. Yanıldım..

Ancak bugün durum farklı. Zaten üzerinde çalışılan bir konu bu; cezaların bir kısmının silinip koşullu salıvermenin otomatiğe bağlanması veya koşullu salıverme süresinin uzatılması ve denetimli serbestlikten faydalandırılması. Bence hayata geçirilmesi de kesin gibi.

Bunu öngörüp dillendirmek, ben gündeme getirdim, oldu dedirtmek; iyi bir siyasetçinin yapacağı, gerçekten çok başarılı bir hamle.

60 milyona yakın seçmen içerisinde yüzde yarım, yüzde 1 çok önemli değil, demeyin. İşten artmaz, dişten artar.