Büyük Türk filozofu Nasreddin Hoca’ya ait Türbe 13. yüzyıldan beri Akşehir’de yer almaktadır. Yaklaşık 750 yıldır Akşehir’deki Nasreddin Hoca Türbesi pek çok doğal ve insan kaynaklı tahribatlara uğramış fakat en kısa zamanda tekrar tamiratı yapılarak günümüze kadar gelmesi sağlanmıştır. İnsan kaynaklı tahribatlardan biri de 1936 yılında meydana gelen yangındır.

Uzun yıllar önce Nasreddin Hoca Türbesi ile ilgili kaynakları toplarken elime Türbenin yanmış halini gösteren bir fotoğraf geçmişti. Ancak araştırmalarımda bununla ilgili başka bir bilgiye ulaşamadım. Sonunda yazdığım kitapta (Türbe’tül Merhum) türbenin yanması ile ilgili bir bilgi yer almadı. Ancak araştırmalarım hep devam etti. Sonunda o dönemin gazeteleri elime geçince Nasreddin Hoca Türbesi yangını ile ilgili bilgilere ulaştım. İşte o gazetelerde yangınla ilgili yer alan haber:

“Türk mizahının en yüksek şöhreti sayılan ve asırlarca evvel yaşamış bulunan Nasreddin Hoca merhumun Türbesi bir yangın tehlikesi geçirmiş, kubbe kısmı da kısmen yanmıştır. Yangın 16 Ağustos 1936 tarihinde meydana gelmiştir.

Söylendiğine göre, o gün saat 13:00 sıralarında Nasreddin Hocanın Türbesi’nin bulunduğu mezarlığa 3 kişi gitmiş, anlaşılamayan bir sebeple kuru otları tutuşturmuşlardır.

Otlar hafif ve tatlı bir çıtırtı ile yanmaya, onlar da bu yanıştan vahşi bir zevk alarak seyretmeğe başlamışlardır. Fakat bir aralık mezarlık bekçisi gelmiş, bunlar bekçiyi görünce korkup kaçmışlardır.

Bekçi yangını söndüreceği yerde mezarlıktaki otların temizlendiğini düşünerek sevinmiş, kaçanların yerine kendisi durup yangını seyretmeğe başlamıştır.

Ateş mezarlık sahasını yaka yaka ilerlemiş, tam Nasreddin Hocanın Türbesi’nin civarına yaklaşınca birdenbire parlamıştır. Bu vaziyette artık bekçi için ateşi söndürmek imkânı kalmamıştır.

Bekçi ne yapacağını düşünürken etraftan ateşi görenler belediyeye haber vermişlerdir. İtfaiye derhal yangın yerine gelmiş ise de o zamana kadar türbe ateş almış bulunmuş, saçakları ve kurşunların altındaki tahtalar yanmaya başlamıştır.

İtfaiye grubu büyük bir gayretle çalışmış, yangın yerine Akşehir Belediye Reisi Agâh Yalçın da gelmiş, yangının söndürülmesi işi ile bizzat meşgul olmuştur. Ateş belediye reisinin, halkın ve itfaiyenin gayreti sayesinde bastırılmış, Hocanın türbesi büsbütün yanıp harap olmaktan kurtulmuştur.

Mamafih türbede, ciddi ve sert bir tamire ihtiyaç hasıl olmuştur. Yangını çıkaranların Kızılca mahallesinden Aşçı oğlu Hacı, Hacı Ömer mahallesinde Hasan oğlu Arif, Köyceğizli Hüseyin oldukları anlaşılmış, gerek bunların, gerek bekçi hakkında tahkikat başlanmıştır.

Her sözü bir hikmet olan merhumun türbesine karşı ateş püsküren bu kadirşinas, hoyrat ve dikkatsiz adamlar gerçi kanunun müdahalesiyle cezalarını buldular ama bu hususta bir de merhumu dinlemeli. Acaba “kavga bizim türbenin üzerine idi, türbe yandı, kavga bitti mi diyecekti?”

Nasreddin Hoca Türbesi’nin yanması Akşehir’de olduğu gibi tüm Türkiye’de üzüntüye yol açmıştı. Yanan Türbenin tamiratı için hemen harekete geçildi. Devlet, Belediye ve halkın işbirliği ile 15 Temmuz 1937 tarihine kadar tamirat yapılarak Türbe eski haline getirilmişti. Nasreddin Hoca’nın Türbesi’nin tamiratının bitmesi Akşehirlileri mutlu etmişti.

Kaynak: 20 Ağustos 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3

                21 Ağustos 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3