1919 yılı öncesinde Osmanlı’nın savaştığı Çanakkale, Yemen, Filistin, Irak gibi Cephelere Anadolu’dan pek çok asker gitmekte ve gelmekteydi. Demiryoluna sahip olan Akşehir’de yoğun bir askeri hareketlilik içindeydi.

Tren hattı üzerinde kurulmuş olan Mecruhîn Çayhaneleri’nin en faal olanı Akşehir ve Ilgın Çayhaneleri’dir. Bu çayhanelerde cephelerden gelen yaralı askerler belli bir süre, yani biraz iyileşerek, ya memleketlerine ya da tekrar cepheye gidebilecek hale gelinceye kadar bakılmaktadır. Akşehir Mecruhîn Çayhanesi’nde yüzlerce Akşehirli kadın, 24 saat boyunca nöbetleşe olarak gönüllü hemşirelik ve hastabakıcılığı yapmaktadırlar. Akşehir halkı da bu hastaların bakım ve tedavileri için gerekli her türlü maddî manevî yardımları yapmakta, yiyeceğini, içeceğini ve yakacağını gazi ve yaralı askerlerle paylaşmaktadır.

Akşehir İstasyonu’nun diğer müdavimleri de cephelerden gelecek evlatlarını bekleyen Akşehirlilerdir. Kadın-erkek yüzlerce Akşehirli, trenin geleceği günlerde tren bazı zamanlarda her gün gelirken bazı zamanlarda iki günde bir geliyor, istasyonun etrafında toplanarak bekleşiyorlar. O zaman istasyon civarında yerleşim yok, metruk bahçeler ve tren yolu inşaatı zamanında belki de şantiye olarak kullanılmış ve sonra terk edilmiş yıkıntılar var. Cephelerden gelecek asker evlatlarını bekleyen halk, bu yıkıntılarda ve ağaçlar arasında bazen saatlerce bekliyorlar. Trenin istasyona girdiği andaki manzara tasavvuru imkânsız bir tablodur. Vagonların etrafı Akşehirli ve civardan gelen insanlar tarafından kuşatılıyor, inen askerler buruk sevinçlerle ailelerinden kimse var mı yok mu diye etrafa bakarken, onların etrafını saran insanlar da kendi yakınlarından haberler soruyorlar. Çok sık görülen manzaralardan birisi de şöyle: Kalabalıkların içinden bazen de başka iki askerin omzunda yaralı askerlerin de indiği görülüyor. Ağıtlar, feryatlar, sevinç çığlıkları… Birbirine karışıyor. İşte 1918 yılı sonlarında Akşehir’in manzarası.

   Mustafa Kemal Paşa, Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali’ne 8–9 Kasım 1918 günü karar vermişti. Bu amaçla 10 Kasım 1918’de trenle İstanbul’a gitmek için yola çıktığında Anadolu’yu karış karış incelemiş, trenin verdiği uzun molalarda bulunduğu yerleri inerek dolaşmış, o bölgenin askeri yetkilileriyle ve subaylarla temas etmiş, görüş alışverişinde bulunmuştu. Tren hattının geçtiği yerlerden biri de Akşehir’dir. Bu uzun yolculuk tam üç gün sürmüş ve Mustafa Kemal Paşa, 13 Kasım 1918’de İstanbul’a gelebilmişti.

Hatta Milli Mücadele Döneminde, Ankara’yı bu yolculuk sırasında merkez yapmaya karar verdiği iddia edilmektedir.

Anadolu’da cemiyetleri kurularak, Kuvayi Milliye ve düzenli orduya maddî yardımlar yapıldığı ve bu cemiyetlerin mitingler, protesto telgrafları ile de siyasî yardımlarını gerçekleştirdiği de bilinmektedir. Köylerde ağaların, hocaların, kasaba ve kentlerde zenginlerin, tüccarların, müftülerin ve yöre ileri gelenlerinin oluşturduğu ve tümüyle eşraf diye adlandırılan kişilerin çoğu kez çeşitli etkiler altında, Birinci Dünya Savaşı’na düşünce ve eylem olarak katılmaları, bölgeye ve zamana göre değişiklikler gösterir. Ülke, yabancı güçler tarafından işgal edildikten sonra, Anadolu’nun her bir yanında kurulan direniş derneklerinde kurucu, yönetici ya da sıradan üye olarak yer alanlar, kongrelere bölgelerinin temsilcileri olarak katılanların çoğunluğu bu eşraf dediğimiz kimselerdir.

   1919 Mayıs sonu ve Haziran’ında İzmir’in işgalini kınayanlar, mitingler tertipleyenler, Sadarete telgraf çekerek tedbirler alınmasını isteyenler arasında müdafaa-i hukukçular ve eşrafın din adamları çoğunluktaydı. Örneğin, 28 Mayıs 1919’da Akşehir Eşrafı ve Müftüsü Hacı Mustafa’nın çektiği telgraflar örnek gösterilebilir. Ancak, henüz Ankara Hükümeti kurulmadığı için bunların yasal hükümet durumundaki İstanbul ile temaslarının sürdürdüklerini, bu hükümetin bir şeyler yapabileceği umudu içinde oldukları gerçektir.

Mütareke döneminin ilk aylarını böyle geçiren Akşehir, 1920 yılı ortalarından itibaren tekrar asker sevkiyatının merkezi durumuna gelir. Savaş sonuna kadar da bu böyle sürer gider. Akşehir İstasyonu 10 yıl süren (1912- 1922) Türk’ün ölüm-kalım mücadelesinde çok önemli bir nakil merkezi olarak tarihe geçmiştir. Akşehir halkı da bu mücadele yıllarının cephe gerisindeki kahramanlarıdır.

Kaynak: Mehmet KOÇ’un ATATÜRK AKŞEHİR’DE kitabından alınmıştır.

KUTLAMA 1:  Anadolu’nun en eski yerel gazetelerinden biri olan PERVASIZ Gazetesi rahmetli Ahmet ŞENER amcam tarafından19 Mayıs1953 tarihinde kurulmuştu. Bu vesileyle Ahmet Amcamı rahmetle anarken Pervasız’ın 64. Kuruluş yılını en içten dileklerimle kutluyorum….

KUTLAMA 2: 19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla bütün gençlerimizin bayramını kutluyorum…